
Hep kendini suçladın!
Kendine kızdın ve belki de kendini affedemedin. Çünkü içten içe biliyordun ki,
yaşadığın her şeyin altında yatan sebeplerden bir tanesi de, kabul etmediğin, kabul etmek istemediğin,
meydana çıkartmaya korktuğun o gizli düşüncendi.
Ondan kaçtın yıllarca,
onu bir odaya hapsedip anahtarı eline alarak kaçtın.
Onu bırakırsan senin
peşine düşmesinden korktun. Çünkü odada o kadar iyi beslemiştin ki onu, senden
daha güçlü bir varlığa dönüştürdün. Uzun kollarından korktun, senin tutmak
istediklerini senden önce tutar diye! Uzun bacaklarından korktun, senin adım
atmak istediğin yerlere senden önce varır diye! Dilinden korktun, bütün
kelimelerini ezberlediğinden senden önce konuşur diye! Kalbinden korktun, sevgini
vermek istediğin yerde, katılığıyla duvar örer diye.
Sen hep ondan kaçtın,
sen hep gittiğin yere onu da taşıdın. Kendinden yorulduğunu dile getirdin ama
onun seni yorduğu gerçeğinden de kaçtın! Hep kaçacak mısın?
Karanlıkta bıraktığın o
gizli düşüncenin, aydınlığının önüne geçecek kadar büyümesine izin mi
vereceksin? Karanlığında gizlenerek mi yaşayacaksın?
Şimdi ne yap biliyor musun?
Onu odasından çıkarıp ona sarıl. Sevgiyle dinle onu. Acı çekmiştir belki de! Sevilmediğini
düşünüp sevgisizlik çemberi içinde güvende olacağını düşünmüştür.
Sen ondan kaçtıkça daha
çok büyüyecek sevilmediğine olan inancı. Daha çok hırçınlaşıp daha da saldırgan
olacak diğer sevdiğin bütün duygularına karşı. Ona bu acıyı çektirme! O
gizlemeye çalıştığın gizli düşüncenle ilgilen.
Ona sevgiyle kendini
anlat. Onu gülümset, diğer güzel duygularınla dost et onu.
Hadi! Kaçma sana ait
olan hiçbir şeyden. Affet kendini şimdi. Sevgiyle, şefkatle bir gülümsemeyle
dönüştür onu.
Yaşadıklarının sebebi olmaktan kurtar onu!
Jasmin

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder