Yavuz Türk’ün distopik romanı Yüce Lider’e Dair, Everest Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı.
Yazar,
insanlık tarihinden çok sayıda örneğini gördüğümüz ezen-ezilen,
otorite-bağımlılık, zenginlik-yoksulluk, çatışma-direniş gibi karşıtlıkları Yüce Lider’e Dair’de, bambaşka bir gözle
okumaya çağırıyor: Çalınan topraklar, saksılara gömülen ölüler, uğultulu orman,
yüzünü halktan saklayan bir lider, Dehşetli Soytarı, Yaşlı Balıkçı gibi ilginç
karakterlerle birlikte rivayet ve kıssalar arasında büyülü bir yolculuğa
çıkarıyor okuru.
BASKICI VE OTORİTER REJİMLERE KARŞI
Şiddet
ve kötülüğün kol gezdiği, haritadan silinmiş, zaman ve mekândan azade, sınırları
belirsiz bir adadan bizlere masalsı bir dille seslenen yazar, romanda genç bir
kızın ağzından aktarıyor tüm hikâyeyi. Baskıcı, otoriter bir rejimin hüküm
sürdüğü adada, başkarakterin zamansal geri dönüşlerle birlikte şimdiki zamanı da
aynı anda anlattığı, ada halkı ile lider ve meclis üyeleri arasındaki gerilimin
yavaş yavaş nasıl tırmandığı, “büyük çatışma” günlerine hangi evrelerden
geçilerek gelindiği, her an için sürgün, hapis ve ölüm tehdidiyle korkunun ve ihbarcılığın
nasıl yaygınlaştığını ve bir halkın tüm iradesini “yüce liderlere” teslim
etmesinin serüvenine tanık oluyoruz kitap boyunca.
BİLİNDİK
KAVRAMLARI SORGULAYAN BİR ROMAN
Roman üç ana zaman düzleminde ilerliyor:
İlkinde başkahramanın birkaç günlük bekleyişine eşlik ediyoruz. Bu esnada okura
başından geçenleri anlatıyor. Romanın başlarında birkaç kez mevcut durumunu
hatırlatan zamansal dönüşler olsa da büyük oranda roman boyunca diğer iki zaman
dilimini aktarıyor bize. İkinci zaman diliminde; başından geçenler, çocukluğu,
ailesiyle yaşadıkları, babasıyla olan konuşmaları ve ailesiyle olan ilişkisi
üzerinde duruyor. Fakat diğer yandan bir de ailesinden ve özellikle babasından
duydukları var. Bu kısımlarda ise kendisi doğmadan çok önce, hatta kimi zaman
babası bile doğmadan önceki zamanları anlatıyor bize. Başkahramanın, üçüncü ve
en geniş zaman diliminde aktardıklarının, asıl metnin dokusunu oluşturan ve
arka planı güçlendiren öğeler olduğunu söylemek mümkün. Çünkü bir yandan dört
kuşaktır babadan oğula geçen oligarşik özellikleri de olan bir diktatörlüğü ve
bu iktidar rejimi boyunca da adada yaşananları anlatıyor okura. Adada nasıl bir
baskı rejimi kurulduğunu, Yüce Liderlik ve Yüce Meclis makamlarının nasıl
adanın bütün verimli arazilerini yağmaladıklarını ve en sonunda, artık adanın
bütün doğal kaynaklarını tükettikten sonra adayı yavaş yavaş kaderine terk
etmelerini... Ayrıca, adayı kuzey ve güney olarak iki gruba ayırmalarını,
güneydekileri sürekli açlığa mahkûm etmelerini ve adada birkaç yıl boyunca
süren büyük iç savaşı…
Romanın başkahramanı genç kız, peşine
düşenlerden korunmak için bir yerde sığınmış vaziyette bize bütün başından
geçenleri anlatırken, bir yandan da hem kendi aile tarihini, ama en çok da
adanın belki yüz yıllık bir süreyi aşan macerasını da anlatıyor bize. Ve
böylece, daha ilk sayfasında bile kurmaca bir evrene doğru çekilip simgesel bir
düzlemde “ada”, “toprak”, “iktidar”, “yoksulluk” ve “ölüm” gibi kavramların
gerçek anlamını sorgulatan bir anlatının kapılarını açıyor okuyucuya.
HER ŞEYE RAĞMEN UMUDU BARINDIRAN BİR METİN
Yer
yer büyülü gerçekçilik akımının izlerini de taşıyan Yüce Lider’e Dair’de yazar, bizleri masalsı üslubunun yanı sıra iç
içe geçmiş öykülerle distopik bir dünyaya dahil etse de, romanın “olumlu” iletisini
de yine semboller aracılığıyla dengeliyor: Ölümler, sürgünler, çatışmalara
maruz kalmış, yoksulluğa ve çaresizliğe terk edilmiş bir ada halkının umudunu,
inancını, “gücünü” ve kaderini de işte bu nedenle çelimsiz genç bir kıza emanet
ediyor.
Ve
bizleri Ortadoğu ve Afrika coğrafyalarındaki veya Kuzey Kore gibi ülkelerdeki
demokrasi düşmanı iktidarların dünyayı büyük bir savaş alanına çevirmeleri
karşısında yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide varoluşumuzu sorgulamaya davet
ediyor.
YAZAR HAKKINDA
Yavuz Türk, 1982 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. İlk şiiri 2003 yılında Varlık dergisinde yayımlandı. 2009-2011 yılları arasında bir grup arkadaşıyla birlikte yeniyazı adlı kültür ve edebiyat dergisini on iki sayı çıkardı. Şiirleri, denemeleri, öyküleri ve diğer yazıları; Varlık, Yasakmeyve, Özgür Edebiyat, yeniyazı, Fin Fanzin, Nepal başta olmak üzere birçok dergide yayımlandı. İlk şiir kitabı olan Kumaş 2010 yılında, ikinci şiir kitabı Sonra, Doğdum ise 2018’de yayımlandı ve aynı yılın Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’ne değer bulundu. Son dönemde, şiir dışında edebiyatın diğer türlerinde de metinler yazıyor. Yüce Lider’e Dair, şairin ilk romanı. 2006 yılından itibaren çeşitli yayınevlerinde ve kurumlarda editör, redaktör, yayın danışmanı ve yayın yöneticisi gibi görevler üstlendi. Halihazırda metin yazarlığı, editörlük ve yayıncılık yapıyor.